İçişleri Bakanı Priti Patel, 120 milyon sterlinlik anlaşmayı imzalamak için Afrika ülkesine gitti. Plan kapsamında Manş Denizi üzerinden küçük botlarla İngiltere'ye girmiş çoğunluğu bekar erkek olan insanların Ruanda'ya gönderilmesi hedefleniyor.
BBC İngiltere editörü Mark Easton, hükümetin önemli yasal zorluklarla ve azımsanmayacak maliyetlerle karşı karşıya kalacağını söyledi.
Mülteci örgütleri ise planı acımasız olmakla eleştirdi ve yeniden düşünülmesi gerektiği yönünde çağrılarda bulundu.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise planın "işe yaramaz, etik dışı ve insafsız" olduğunu ifade ederken, Liberal Demokratlar ise önerinin pahalı ve etkisiz olacağını savundu.
İçişleri Bakanlığı binası önünde toplanan göstericiler, göçmen ve mülteciler lehine slogan attı.
Bakanlığı planı durdurmaya çağıran göstericiler, "tehlikeden kaçmak suçsa yasada sorun vardır", "hepimiz biriz" ve "sınırları kaldırın" yazılı dövizler taşıdı.
AA muhabirine konuşan bir gösterici, "Hükümetin önerdiği şey, tam bir rezalet, insanlık dışı, acımasız ve insan kaçakçılarına bir hediye. Çünkü onlar, bunu sadece bir iş fırsatı olarak görecek. İngiltere'deki çoğu Yahudi, mültecilerin çocukları. Ben de bir mültecinin torunuyum. Bu ülke bizi içtenlikle karşıladı. Biz de gelecek nesilleri baskıdan kaçarken içtenlikle karşılamayız." ifadesini kullandı.
"Devlet kendi politikalarıyla çocukları öldürüyor"
Gösterici, planın düzensiz göçmen ve sığınmacıların İngiltere'ye gelmesini önleyemeyeceğini ifade ederek, "Çünkü bunlar, zaten hayatlarını riske atan insanlar. İnsanlar korkunç koşullardan kaçıyor, hiçbir şey onları durduramaz. Yapmamız gereken; insanların intihar botlarıyla değil denizaşırı iltica başvurusunda bulunabilecekleri ve buraya güvenli şekilde gelebilecekleri mantıklı sisteme sahip olmak. Devlet, kendi politikalarıyla çocukları öldürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Başka bir eylemci de planın, "kesinlikle iğrenç" olduğunu belirterek, "Maliyeti çok. Burada insanlara yardım etmekten daha da pahalı. Tamamen ideolojik." dedi.
Planın Başbakan Boris Johnson'ın Kovid-19 kısıtlamalarını ihlal etmekten ceza aldığı için "başının belaya girdiği gerçeğini örtbas etmek için ortaya atıldığını" savunan eylemci, şunları söyledi:
"Bu yüzden bugün duyuruyorlar. Bunu hayata geçirirlerse acı çekecek mülteciler olacak. Boğularak ölmek onları vazgeçirmiyorsa bu (plan) onları neden vazgeçirsin? Kesinlikle saçma. İnsanların Manş Denizi'nden küçük teknelerle geçmelerinin nedeni, buraya gelmenin yasal yollarının kapatılmış olması. Yasal yolları yeniden açılırsa insanlar yasal olarak gelip burada işlemlerini yapmaktan mutlu olacaklardır."
Polisin güvenlik önlemi aldığı gösteri, daha sonra sona erdi.
Plana tepki
Johnson, bugünden itibaren İngiltere'ye yasa dışı yollarla girenler ve 1 Ocak'tan bu yana yasa dışı giriş yapan herkesin Ruanda'ya gönderileceği ve oraya yerleştirileceğini açıklamıştı.
Plana, muhalefetin yanı sıra sivil toplum kuruluşları tepki göstermişti.
Londra merkezli Uluslararası Af Örgütünün İngiltere Mülteci ve Göçmen Hakları Direktörü Steve Valdez-Symonds, yaptığı açıklamada, sığınma işlemleri için insanları başka bir ülkeye göndermenin "sorumsuzluğun doruğu" olduğunu, hükümetin ise şu anda iltica konularında "insanlıktan ve gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu" gösterdiğini belirtmişti.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Keir Starmer da Johnson'ın yeni göçmen planıyla, Kovid-19 kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle aldığı para cezasının ardından dikkatleri üzerinden başka yöne dağıtmaya çalıştığını öne sürerek, söz konusu planı "işe yaramaz" ve "insafsız" olarak nitelendirmişti.