Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de devletler tarafından inkâr edilerek çıplak arama uygulaması devam ettirilmektedir. Cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde uygulanan çıplak aramanın, insan onuruna saygı ve işkence yasağı kapsamında ele alınması gerekmektedir.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 36. maddesinde mahpusların koğuş ve hücrelerinde, üstlerinde ve eşyalarında her zaman arama yapılabileceğinden bahsedilirken çıplak aramaya dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Anayasa’nın 13. maddesindeki açık hüküm gereği, temel hak ve özgürlükler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilişkili olan çıplak aramanın tüzükte düzenlemesi Anayasa’nın 13. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Çıplak arama, 2006 yılında Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 46. maddesi ile mevzuata dahil edilmiştir. 28 Nisan 2020 tarihli Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 34. maddesi ile de cezaevi idaresine çıplak arama yetkisi tanıyan madde aynen korunmuştur.
Bu maddede “Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı halinde ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında arama yapılabilir” denilmekte. Yönetmelikte çıplak aramanın hükümlülere uygulanabileceğinden bahsedilmesine rağmen tutuklu ve hükümlü ayrımına gidilmeksizin cezaevine giren tüm mahpuslar çıplak aranabilmektedir. Çıplak arama için “makul şüphe ve ciddi emare” şartı öngörülmüşse de uygulamada keyfi bir şekilde cezaevine giren tüm mahpuslara çıplak arama yapılabilmektedir. Mahpuslar, cezaevine üzerleri aranmış bir şekilde gözaltı merkezlerinden getiriliyor olmasına rağmen yine çıplak arama yapılmaktadır.
Çıplak arama, cezaevlerinde disiplini sağlama, yönetme, ilk girişte mahpusların kişiliklerini ezerek gardiyanların her türlü emir ve talimatlarına riayet etmelerini sağlama gibi amaçları güden bir işkence yöntemidir. Mahpusa sürecin başındayken artık hapishanede olduğu ve itaat etmesi gerektiğini “travmatik” bir şekilde göstermek ve mahpus üzerinde cezaevi idaresinin yaptırım gücünün boyutlarını kanıtlamak için çıplak arama yapılmaktadır. Çıplak arama ile mahpusta idare karşısında yalnız ve her şeyden yoksun kalmışlık hissi oluşturulmak istenmektedir. Mahpusları, infaz koruma memurları ve jandarmalar önünde kıyafetlerini çıkarmaya zorlama, kimlikten soyundurulma anlamına gelebilmektedir. Çıplak arama psikoloji biliminden istifade ederek oluşturulmuş, bireyin kişiliğini ezerek cezaevinde düzeni tesis etmeyi hedefleyen bir işkence yöntemidir. ABD’nin Irak’ın işgalinden sonra Ebu Gureyb Cezaevinde Iraklı esirlere uygulanan çıplak bırakma işkencesinin hedefi de aynıdır. Burada yasaklı olan maddelerin cezaevine girmesini engellemek çıplak armanın asli bir hedefi değildir.
Uzun yıllardır yaygın olarak uygulanan çıplak arama utancından ülkemiz artık kurtulmalıdır. Gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde çıplak armayı bir bütün olarak yasaklayan yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. Bir işkence yöntemi olarak çıplak aramayı uygulayan memurların da cezasız bırakılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.