İngiltere'nin, ülkelerine sığınan 10 bin düzensiz göçmeni Afrika'da bulunan Ruanda'ya gönderme kararı yoğun eleştiriler almaya devam ediyor. Uzun yıllardır ülkeden atmak istedikleri çöplerini Afrika'ya 'satan' Avrupa, sonunda ülkesinde istemediği insanları da 'göndermeye' başladı.
İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel ise kararın göçmen krizine getirilen"cesur ve yenilikçi" bir çözüm olarak savundu. Patel, hükümetin ülkedeki sığınmacıları Ruandaya gönderme planına yönelik eleştiri getirenlerin başka bir çözüm sunamadığını söyledi. Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ile birlikte Times gazetesine bir yazı yazan Patel, insan kaçakçılığının "ölümcül ticaretine" yenilikçi bir cevap verdiklerini söyledi.
Plan kapsamında İngiltere tarafından Ruanda'ya eğitim harcamalan için verilen 120 milyon sterlinin, ekonomik göçü tetikleyen fırsat eksikliğinin giderilmesine yardımcı olacağını vurgulayan iki bakan, "Cesur ve yenilikçi adımlar atıyoruz." ifadelerini kullandı.
Ancak din adamları bu duruma karşı çıktı. Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, vaazında İsa'nın dirilişinin "sorumluluklarımızı başkalarına devretme" zamanı olmadığını söyledi.Pazar günü Canterbury Katedrali'nde konuşan Welby, "sığınmacıların yurtdışına gönderilmesiyle ilgili ciddi etik sorunlar" olduğunu belirtti ve "Ruanda gibi iyilik amacı güden bir ülkeye bile olsa, sorumluluklanmızı devretmek Tann'nın doğasına aykındır" dedi. York Başpiskoposu Stepnen Cottrell de, söz konusu politikanın "iç karartıcı ve üzücü" olduğunu söyleyerek Welby'e katıldı. Cottrell ayrıca "Bundan daha iyisini yapabiliriz" dedi. 160'dan fazla sivil toplum kuruluşu ise plandan vazgeçmesi için hükümete çağrı yaptı.