İsrail - Filistin çatışmasına ilişkin tarihsel sorunlar ve iddialardan biri olarak, son dönemde tekrar dünya gündemine oturan Filistin halkının topraklarını satması meselesine ilişkin araştırma metninin yazarı Teyitçi Öyküm Hüma Keskin, konuya dair şu açıklamada bulundu: “İsrail ve Filistin savaşı başladıktan sonra yeniden iddia edilen “Filistinliler zaten kendi topraklarını sattı, bugün olanlar müstahak” gibi söylemler, yazı işleri ekibi olarak bu konuya eğilmemiz gerektiğini hissettirdi. Bu iddiayı araştırırken doğru ya da yanlış gibi kesin bir sonuca varamayacağımızı biliyorduk. Ancak, anlatılması gereken çok şey vardı. Bu araştırmanın ödüle layık görülmesi, bize meseleye farklı perspektiflerden bakmanın ve tarafsız olmanın gücünü bir kez daha gösterdi. Bizi bu ödüle layık gören dünyanın her yerindeki teyitçilere ve bu yazıyı yazmama olanak tanıyan bütün ekip arkadaşlarıma teşekkür ederim.”
Toprak satışlarının İsrail Devleti’nin kuruluşuyla doğrudan bir ilgisi olmadığını saptayan Teyitçi Öyküm Hüma Keskin, araştırmasında verilerin İsrail’in kurulduğu tarihlerde toprak mülkiyetinin sadece %6 ila 7’sinin Yahudilere ait olduğunu ve çoğunluğunun Arap topluluklarının himayesinde bulunduğunu belirtiyor. Yahudi halkının yerleşim alanının genişlemesindeki esas sebebin, Filistinlilerin kendi rızasıyla topraklarını satması değil; saldırılar nedeniyle Filistinlilerin kitleler halinde yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldıkları olduğunu ortaya koyuyor.
Altı tema etrafında 60’dan fazla oturumun yapıldığı Global Fact 11’de Teyit adına ödülü alan Emre İlkan Saklıca ise araştırma hakkında "Bu yazıyla o çatışmaya dair en önemli şehir efsanelerinden birini anlamaya çalıştık” ifadelerini kullandı.