Suriye'nin Deyrizor iline bağlı Sor kentinde yaşayan Şılaş, savaş nedeniyle maddi durumlarının kötüleşmesi üzerine 2019'da Lübnan'da çalışmak üzere ülkeden ayrılma kararı aldı.
Rejim güçlerine yakalanmadan Lübnan'a geçmeyi planlayan Şılaş ve beraberindeki arkadaşları, bunun için insan kaçakçısıyla anlaştı.
Şılaş'ın Lübnan hayali, başkent Şam'da kaçakçıyla buluşma noktasında rejim güçlerince alıkonulmasıyla son buldu.
Şılaş ve beraberindekiler, üç yıl boyunca rejim hapishanelerinde kaldı.
"Tadamon Katliamı" görüntülerinin ortaya çıkması üzerine rejim, 30 Nisan'da sözde af yasasını açıkladı.
Sivillere yönelik insan hakları ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) açıkladığı son rakamlara göre, en az 132 bin Suriyeliyi alıkoyan Esed rejimi göstermelik af yasasıyla sadece 476 kişiyi salıverdi.
"Beni Iraklı olmakla itham ettiler"
Affa rağmen rüşvet vererek özgürlüğüne kavuşan Şılaş, üç yıl boyunca rejim zindanlarında yaşadıklarını ve serbest kalmasının arka planını AA muhabirine anlattı.
Şılaş, hiçbir suçlama yöneltilmeden alıkonulduklarını belirterek, "İki gün sonra serbest kalacağımız düşüncesindeydik. Sonra başka bir ekip geldi ve bizi farklı bir birime götürdü. Gözlerimizi kapatmışlardı. Bizi tekli hücrelere atmışlardı. Korku içerisindeydik, o an el-Muhabaratın eline düştüğümüzü anlamıştık." dedi.
Yakalanmaları durumunda rejim güçlerinin saflarına çekilmemek için kendisinden yaşça küçük yakınının kimlik kartını yanına aldığını aktaran Sılaş, sorguda korkudan her şeyi anlattığını ve kendisine ait olmayan kimliği de itiraf ettiğini dile getirdi.
Şılaş, "Kimlik işi durumu çok kötü etti. Beni Iraklı olmakla itham ettiler. Bundan sonra işkenceler başladı. İşkenceyle istedikleri her şeyi itiraf ettim. Burada yaklaşık bir buçuk ay darp ve işkencelere maruz kaldım. Aşağılanma ve ağıza alınmayacak küfürlere maruz kaldım." diye konuştu.
"İşkenceler genelde gece yarısından sonra olurdu"
İlk alıkonulmasından yaklaşık bir buçuk ay sonra Şam'daki Saydnaya Hapishanesine nakledildiklerini aktaran Şılaş, burada gördüğü işkenceleri şöyle anlattı:
"Saydnaya'da üç metre genişlikteki koğuşa alındım. Küçücük koğuşta çok sayıda insan vardı. Oturacak yer yoktu. İki gün sonra tekli hücrelere alındık. Hiçbir hakkımız yoktu. Sorgusuz işkenceler yaptılar. Kollarımızdan tavana asılırdık. Bu işkencelerin en ağırıydı. Bu haledeyken üzerimize su döküp darbederlerdi. İşkenceler genelde gece yarısından sonra olurdu. Artık bu işkencelere alışmıştık. Bu işkenceler aylarca sürdü. Tuvalete gidemiyorduk. Tutulduğumuz yerde ihtiyacımızı gidermek zorundaydık. Aç bırakılırdık. Üç zeytin ve bir parça ekmek verirlerdi. Haftada sadece bir kez peynir verirlerdi ve onu da pislerlerdi."
"Cesetleri çürüyünceye kadar kaldırmazlardı"
Şılaş, hapishanede insanların kötü şartlardan dolayı sürekli hastalandığı ve yeterli sağlık hizmetinin sunulmadığının altını çizerek, "İşkence, hastalık ve pislikten onlarca insan öldü. İnsanlar pislikten dolayı hastalanır ve kısa sürede ölürdü. Cesetleri çürüyünceye kadar kaldırmazlardı. Cesetlerin çoğunu yakarak yok ederlerdi. Bunları görünce onlarla aynı kaderi yasacağımı düşünürdüm. Serbest kalacağımı hiç düşünmüyordum." ifadelerini kullandı.
Saydnaya Hapishanesini "kesimhaneye" benzeten Şılaş, rejim zindanlarında katliamlar yapıldığını kaydetti.
"Af" adıyla para vurgunu
Şılaş, ailesiyle doğrudan hiçbir zaman iletişim kuramadığını ve ancak cezaevinden kurtulan bazı kişiler üzerinden ailesine durumu hakkında haber gönderebildiğini belirterek, "Aileme haber ulaşınca durumumu takip ettiler. Büyük paralar, rüşvetler sayesinde Adra Hapishanesine naklimi sağladılar. Orada altı aya yakın tutuldum. Adra Hapishanesi Saydnaya'ya göre daha iyiydi. Sanki cehennemden kurtulmuş gibiydim." dedi.
Esed rejiminin yaklaşık iki hafta önce açıkladığı sözde af yasasının bir oyun olduğunu dile getiren Şılaş, "Son olarak af kararı çıktı ancak buna rağmen ailem serbest kalmam için milyonlarca Suriye lirası para ödedi. Affa rağmen aileler milyonlarca lira rüşvet veriyor. Hapishanelerden sorumlular, bizim durumumuzu ticarete dönüştürdüler. Ailelerden büyük paralar koparıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Kendimi bir rüyada gibi hissediyorum"
Şılaş, "Bu üç yılda beni terörle suçladılar. Hiç yargı önüne çıkmadım. Terörle suçlanıp hep işkence gördüm. Yaşadığım kötü olayların halen şokundayım. Serbest kaldıktan sonra kendimi bir rüyada gibi hissediyorum. Başka bir dünyada gibiyim sanki." şeklinde konuştu.
Salıverilmesi için para ödedikten sonra Deyrizor'daki köyüne döndüğünü belirten Şılaş, yaklaşık iki hafta önce ailesine kavuşmanın sevincini yaşadığını ifade etti.
Şılaş, "İnşallah hayatımın en iğrenç günlerini geçirdiğim hapishanedeki diğer mahkumlar da serbest kalır." dedi.