Çin yönetiminin 2014 yılında başladığı 2017 yılında ise Doğu Türkistan’ın genelinde inşa edilen milyonlarca Türkün topluca soykırıma uğradığı zulüm kampları halen kapatılmadı. Çin'in Doğu Türkistanlılara karşı kültürel ve biyolojik soykırım uyguladığı bölgede, Türk kültür ve medeniyeti yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu çağ dışı fiiller karşısında günümüzde dünya kamuoyu, Çin'in işlediği insanlık suçlarına "kınama" dışında hiçbir ciddi yaptırım uygulayamadı.
Çin'in dünyadan gizlediği Doğu Türkistan'daki toplama kamplarının şahidi olan Ömerbek Ali, 2017 yılında Ürümçi’de düzenlenen Expo Astana Fuarı'na gitti. Daha sonra ziyarete gittiği babasının evinde Çinli polislerce tutuklanarak kampa götürüldü. Sekiz aya yakın türlü işkencelere maruz kaldı. 4 günlük ağır işkenceden sonra toplama kampına götürüldüm. Orada 209 numaralı koğuşa hapsedildim.
"Kaldığım koğuş genellikle çok soğuk, güneşi göremiyorduk. Banyo yapma imkanı yok, tuvaleti istediğimiz zaman kullanamıyorduk. Bizi gözetleyen Çinli polisler izin verdiği zaman gidebiliyorduk. Onun haricinde altımıza yapsak bile hiç umurlarında olmazdı. Her ay kan alınıyor, bilmediğiniz ilaçları içmeye zorlanıyorduk. Orada insanlık dışı, vahşi işkenceler yapılıyor.
Etnik temizlik yapılıyor. Toplama kamplarına alınanların çoğu suçsuz insanlar. Ben buna şahidim. Birçoğu benim gibi iş adamı. Buluğ çağına ermemiş çocukların toplama kamplarında ne işi var? Bu tamamen Doğu Türkistanlıları yok etme projesidir.
Hafızamda hep diri. Dün yaşamış gibi hissediyorum. Her Cuma pilavın içine kuş başı büyüklüğünde doğranmış domuz eti yemeye zorlanırdık. Daha sonra bu yemeği yapan Çinli bizimle dalga geçerek “nasıl domuz etiyle yapılan pilavı sevdiniz mi?” diyordu. Bizim için kutsal olan günleri özellikle seçiyorlardı. Buna karşı çıktığımızda veya yemediğimizde yine aynı işkenceleri yaparlardı.Yemek geldikten sonra masanın önünde ayakta durarak Çin Komünist Partisine dua ediliyor, Allah’a değil.
Kampta kaldığım sekiz ay boyunca herhangi bir mahkemeye çıkmadım. Ailemle, avukat ve konsoloslukla iletişime geçmek gibi bir şansım hiç olmadı. Kampta 13 ile 45 yaş arasındaki kardeşlerim bazen sessizce kayboluyorlardı. Kazakistan vatandaşı olduğum için Kazakistan Dışişleri Bakanlığı yardımı ile kamptan kurtulabildim."
Çin zulmünün canlı tanığı Ömerbek Ali, röportajda Türk devletlerine seslenerek, "Lütfen Türk devlet büyükleri Çin’in yumuşak ipeğine ve tatlı sözüne kanmasınlar. Orada Türklük ve Müslümanlık yok ediliyor" ifadelerini kullandı.