Yapılan Hukuksuzluğun Hesabı Sorulsun!
İmkan-Der yöneticileri Nuray Canan Bezirgan ve eşi Ömer Bezirgan‘ın Kumkapı‘daki Yabancılar Şube‘de emniyet güçleri tarafından darp edilip hakarete maruz bırakılmalarını kınayan Özgür-Der, İçişleri Bakanı Beşir Atalay‘a sorumluların cezalandırılmasını talep eden açık bir mektup yazdı.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın yaptığı açıklamada olay hakkında bilgi verildi. Polislerin savunusunun komikliğine de dikkat çekilen açıklamada bir sivil toplum kuruluşu yöneticilerine bu tarz tavırlar takınmaktan çekinmeyen zihniyete sahip kişilerin çalıştıkları kurumda vatandaşlık statüleri bulunmayan, yasal hakları konusunda bilgisiz ve savunmasız mültecilere nasıl davrandıkları, davranabileceklerinin de kaygı verici olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca başta Çeçen kardeşlerimiz olmak üzere, Türkiye'ye sığınmış mültecilerin maruz kaldıkları kötü muamelelere son verilmesi için gerekli adımların atılması ve insanlık onuruna yakışmayan şartlarda barındırılan tüm mültecilerin durumlarının düzeltilmesi için acil tedbirlerin alınması talebinde bulunuldu.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a Açık Mektup
KUMKAPI'DAKİ YABANCILAR ŞUBESİ'NDE YAŞANAN HUKUKSUZLUĞUN HESABI SORULSUN!
30 Aralık 2009
Sayın Atalay,
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı bir birimde dün yaşanan çirkin bir olay hakkında sizi bilgilendirmek ve Bakanlığınıza bağlı bir kurumda gerçekleşen bu hukuksuzlukla ilgili olarak bundan sonraki aşamada nasıl bir tutum sergileneceğini öğrenmek için bu mektubu kaleme alıyoruz.
İmkan-Der Genel Başkanı Nuray Canan Bezirgan ve dernek Genel Sekreteri Ömer Bezirgan 29 Aralık Salı günü tedavisi engellenen bir Çeçen ailenin durumunu görüşmek üzere gittikleri İstanbul Kumkapı'da bulunan Yabancılar Şubesi'nde polislerce darp edilmişledir.
İmkan-Der ağırlıklı olarak, toprakları Rus işgaline uğramış ve bir zulüm ve katliam ülkesine dönen Çeçenya'dan Türkiye'ye kaçan mültecilerin sorunlarıyla ilgilenen bir dernektir. Bu çerçevede 24 Kasım 2009'da Fatih Çarşamba'daki evlerinden apar topar alınıp Yabancılar Şubesi'ne getirilen ve burada çok kötü şartlarda tutulan 4 çocuklu bir Çeçen ailenin çağrısı üzerine girişimlerde bulunmuştur. İslami kimliklerinden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu insanların hırsızlık, fuhuş gibi suçlara bulaşmış insanlarla aynı ortamda tutulmalarının başlı başına bir işkence olduğuna dikkat çekmek ve bu yetmezmiş gibi Yabancılar Şubesi'nde bu ailenin kulak iltihabı ve astım hastası küçük çocuklarının dahi tedavilerinin engellenmesini kınamak üzere İmkan-Der konuyu gündeme taşımıştır.
Çeçen ailenin durumunu görüşmek üzere dün tekrar Yabancılar Şubesi'ne giden Nuray Canan ve Ömer Bezirgan burada önce polislerin neden konuyu basının gündemine taşıdıklarına ilişkin sorularıyla karşılaşmış, ardından sözlü sataşmalara maruz kalmışlar ve hakaretlere tepki gösterdiklerinde ise vahşice dövülmüşlerdir. Nuray Canan Bezirgan başörtüsünden tutulup, yerlerde sürüklenmiş; Ömer Bezirgan'ın kafası ve yüzü yumruklanmış, bu sırada fotoğraf makinesi gasp edilmiştir!
Öğleden sonra yaşanan bu çirkin olayın ardından avukatların devreye girmesi ve Bezirgan çiftinin şikayetçi olacaklarını açıklaması üzerine bu kez de polislerin "Bir yanlışlık oldu, konuyu kapatalım." şeklindeki baskıları gündeme gelmiştir. Dayak olayı doktor raporu ile de kanıtlanıp, şikayetçi olunacağı kesinleşince bu kez tam bir mizansen sergilenmiş ve dayakçı polisler kendilerinin de Bezirgan çifti tarafından darp edildiklerini iddia edip bu yönde rapor alma çabasına girişmişlerdir. Bir karakolun içinde bir karı-kocanın çok sayıda polisle kavgaya tutuşması, bununla kalmayıp onları darp etmesi iddiasının ne kadar inandırıcı olabileceğini mahkemeden önce sizin takdirinize sunuyor, en azından bu tür bir iddiada bulunabilen memurlarınızın mantıken polislik gibi fiziki güç gerektiren bir vazifeyi beceremeyeceklerinin görülüp, ona göre yeni bir görevlendirmeye tabi tutulmalarının yararlı olacağını hatırlatıyoruz!
Bu vesileyle emniyet birimlerinde sivil şahısların dövülmesi olaylarının hemen ardından sürekli tekrarlanan bu senaryoya dikkat çekmek isteriz. Bu tür durumlarda her defasında polislerin de darp edildiklerine dair kendi aralarında tutanaklar düzenlemeleri ve bu doğrultuda rapor teminine gitmeleri sadece gariplik ve tutarsızlık değil, doğrudan yargının aldatılması şeklinde bir hukuk dışılık da içermektedir.
Sayın Atalay, Kumkapı'daki Yabancılar Şubesi'nde yaşanan bu vahim olaya ilişkin olarak lütfen "Konu yargıya intikal etmiştir, yargının kararını bekleyelim!" şeklinde kuru bir açıklamayla konu geçiştirilmesin! Ortada doğrudan sorumluluğunuz altındaki bir kurumda yaşanan hukuksuz bir uygulama söz konusudur. Bu olayın faillerinin açığa alınmasını bekliyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu yöneticilerine bu tarz tavırlar takınmaktan çekinmeyen zihniyete sahip kişilerin çalıştıkları kurumda vatandaşlık statüleri bulunmayan, yasal hakları konusunda bilgisiz ve savunmasız mültecilere nasıl davrandıklarını, davranabileceklerini de ayrıca tahmin edebileceğinizi düşünüyoruz.
Bu vesileyle başta Çeçen kardeşlerimiz olmak üzere, Türkiye'ye sığınmış mültecilerin maruz kaldıkları kötü muamelelere son verilmesi için gerekli adımların atılmasını ve insanlık onuruna yakışmayan şartlarda barındırılan tüm mültecilerin durumlarının düzeltilmesi için acil tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz!
Özgür-Der