Kafkasya‘da Rusya‘nın yıllardır uyguladığı şiddet politikasını son yıllarda yerli işbirlikçiler eliyle yürüttüğü tüm dünyanın malumudur. Rusya‘nın Kafkasya‘da ki direnişe ayırdığı savaş bütçesinin fazlalığı ve bunun yanında artan asker kaybı, oğullarını kaybeden Rus annelerinin hükümete baskı kurması Rusya‘nın stratejisini değiştirmesinde en büyük etkendir.
Kendi askerlerini ortaya atmadan hem asker kaybını önlemiş ve hem de savaş için harcayacağı bütçenin daha azıyla yerli işbirlikçiler satın alarak işgali sürdürmektedir.
Bir takım entrikalarla Cumhurbaşkanlığı görevine getirdiği kukla Ahmet Kadirov ve onun ardından oğlu Ramzan Kadirov Rusya‘nın bu planlarına uygun politikalar uygulayarak ve hatta Rusya‘yı da geride bırakarak mücahidlerle savaşmakta, mücahidlerin eş ve yakınlarına işkence yapmakta, evlerini, bahçelerini yakıp yıkmaktadır. Bugün binlerce mücahid ve şehit ailesi Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye‘de ki kamplarda yaşam mücadelesi vermekte birçoğu da dünyanın değişik coğrafyalarına savrulmuş durumdadır.
Kamplarda yaşayan Çeçenlerin hala doğup büyüdükleri topraklara gidememeleri, direnişçi yakınlarının canlı kalkan olarak dağlara çıkarıldığı, öldürüldüğü, işkenceye uğradığı ve mal-mülklerinin talan edildiği, birçoklarının kaçırıldığı bir coğrafyaya barışın geldiğini iddia etmek inandırıcılıktan uzaktır.
Hala sıcak çatışmaların yaşandığı, Türkiye ve Azerbaycan‘a durmadan yeni şehit ve mücahid ailelerin sığındığı ortadayken, birçok İnsan Hakları Örgütü üyelerinin kaçırılarak öldürüldüğü Çeçenistan ne yazık ki hala güvenli bir bölge olmaktan uzaktır. İnsan hakları ihlallerinin ayyuka çıkması nedeniyle Avusturalya gibi birçok ülkenin Kadirov‘a karşı tavır aldığı biliniyorken Türkiye‘den bir heyetin Kadirov ile el sıkışması vicdanları yaralamıştır.
Kadirov‘un Türkiye‘de özellikle muhafazakâr (!) kesimden bazı isimleri Çeçenistan‘a davet etmesi, hiçbir masraftan kaçınmayarak onları ağırlaması Türkiye halkına verilmek istenin mesajın amacının da ne olduğunu ortaya koymaktadır.
Rusya‘nın verdiği paralarla yaptırdığı mescid-i Dırar hükmünde ki yapıların açılısına katılmak, orada güya Osmanlı mimarisi kullanılmış diyerek anlamsız gözyaşları dökmek ve en önemlisi bu eli kanlı işbirlikçi katilin yönetimini meşrulaştırma amacı taşıyan bu ziyarete icabet etmek katılanların ne kadar basiretsiz, İslami şuur ve duruştan uzak olduğunun da bir göstergesidir.
Kadirov‘un Türkiye‘de ki propagandacısı Seyfullah Türksoy‘un zorlama bir takım süslü cümlelerle dindar bir Müslüman profili çizmeye çalışması ve Kadirov‘un Türksoy yalanlarcasına aslında içkili, kadınlı, danslı, sauna partili bir hayat yaşadığı, o takkeli görüntülerin, göstermelik zikir hallerinin koca bir yalandan ibaret olduğu kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.
Video kayıtlarında Kafkas direnişinin en önemli isimlerinden eski Cumhurbaşkanı Abdulhalim Sadullayev‘i şehit eden ve cesedini tekmeleyen, cesedinin başında Rus Generalleri arayarak “Büyük Şeytan‘ı temizledim“ diyen, cenazeleri yakınlarına vermeyerek yakan bir zalimin yaptırdığı camilerin da, yolların da, köprülerin de akıl izan sahibi bir Müslüman için hiçbir değeri yoktur.
Bu mücadele büyük camilere, geniş caddelere sahip olmak için verilmemiştir. Bu mücadele Rusya‘nın karsısında hazır ol duran ve Müslümanlara en acımasız işkenceleri uygulayan, Büyük Komutan Şamil Basayev‘e en ağır hakaretler eden işbirlikçi bir yönetim için de verilmemiştir.
Kafkasya‘da ki mücadele Allah‘ın rızasına uygun bir hayat nizamını tesis etme mücadelesidir ve bunun karşına adı Ahmet, Ramzan olmuş hiç fark etmez kim çıkarsa çıksın devam edecek bir mücadeledir.
Bu bağlamda İMKANDER olarak Kadirov‘un zulmüne uğramış, kamplarda, kiralarda sürünen dul, yetim ve gaziler adına; Seyfullah Türksoy‘un önderliğinde Çeçenistan‘a giden ve o kanlı elleri sıkan TGTV(Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı) Başkanı Necati Ceylan‘ı, Eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş‘i, Türkiye gazetesi yazarlarından Yavuz Bülent Bakiler‘i, Kanal7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman‘ı, Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur‘u, Gazeteci Yazar Mustafa Özcan‘ı ve TGRT Haber İşteVizyon Ekibini şiddetle kınıyor ve Allah‘a havale ediyoruz.
Son söz olarak yıllarca Çeçen meselesini diline pelesenk eden, Kafkas Çeçen Kültür Derneği‘nde de görev almış Abdurrahman Özdil‘e ve Kadirov‘u gelebilecek tepkilerden dolayı ziyaret edemeyen ancak geçtiğimiz yaz Kadirov‘un Türkiye‘ye gönderdiği temsilcisiyle piknik yapan diğer direniş karşıtı Kafkas Çeçen vs. dernek ya da vakıf yöneticilerini de kınıyor, yıllarca ikiyüzlü davranarak inanmış insanları aldatanları kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Not: Konya‘dan yayın yapan KONTV gelen tepkiler üzerine Kadirov'u öven programını yayından kaldırmıştır. Konu hakkında hassasiyet gösteren Müslümanlara teşekkür ederiz.
İMKANDER YÖNETİM KURULU