Türkiye darbelerle ve darbeci zihniyetle hesaplaşırken, 28 Şubat sürecinin bürokrasi ayağının, brifingli yargı kararlarına imza atan mahkeme üyelerinin ve 5’li çete olarak anılan sendikaların yaptıkları yanlarına kâr kaldı. Darbeci askerlerin arkasına saklanarak millete kan kusturanların halen yargı önüne çıkarılmaması büyük tepkiye sebeb oldu. 28 Şubat sürecinin bütün faktörleriyle hesaplaşılmasının Türkiye açısından büyük önem taşıdığını kaydeden siyasiler, STK temsilcileri ve hukukçular, darbeye giden yolların oluşmasında zemin hazırlayan herkesin adalet önüne çıkması gerektiğine dikkat çektiler.
SENDİKALAR AKTİF ROL ALDI
Kapatılan Fazilet Partisi Genel Sekreteri ve AK Parti Eski Milletvekili Eyüp Sanay, “28 Şubat Türkiye’nin gelişmesini engellemek isteyenler tarafından tezgahlandı. O yüzden sendikacılar, tüccarlar harekete geçirildi. Onlar da askeri etkiledi ve süreç işletildi” dedi. Sivil faktörlerin yargı önüne çıkmasının şart olduğuna dikkat çeken Sanay, “Askerlerden önce darbenin sivil faktörleri yargı önüne çıkarılmalıydı. Beyanatlarla, kışkırtmalarla darbeye götürüldü ülke. 28 Şubat sürecinin sivil ayaklarından mutlaka hesap sorulmalıdır” ifadelerini kullandı. 28 Şubat sürecinin İslami gençlik önderlerinden ve İMKAN-DER Genel Başkanı Murat Özer, “Bu darbe medya eli ve özellikle STK’lar aracılığıyla yapıldı. Özellikle 5’li çete olarak bilinen bir grup vardı. TOBB Başkanı Fuat Miras, TESK Başkanı Derviş Günday, Türk-İş Başkanı Bayram Meral, DİSK Başkanı Rıdvan Budak ve TİSK Başkanı Refik Baydur. Bunlar hem işveren hem de işçi camiasının en önemli aktörleriydi. Bunlar ordu tarafından brifinglendirildi. Sürecin içinde bizzat rol aldı. Esas hesaplaşılması gereken bunlar” dedi. 5’li çeteden Refik Baydur 1,5 yıl önce ölmüştü.
TÜSİAD DA ETKİN ROL ALDI
28 Şubat sürecinde TÜSİAD’ın da etkin rol aldığına dikkat çeken Özer, “En önemlilerinden biri de sermaye ayağı olan TÜSİAD’dı. TÜSİAD sermaye gücüyle bu darbenin hazırlayıcısı oldu. Bunlardan mutlaka hesap sorulmalı. Darbe sonrası batan bankalar doğrudan paşalar tarafından yönetilmeye başlandı. Türkiye’nin milyarlarca dolarlık milli varlığı tüketildi” ifadelerini kullandı. İsimlerinin başlarındaki Türk ibaresine aldanılmaması gerektiğini kaydeden Özer, “Başının ibaresinde Türk olması bunları ne Türk yapar ne de yerli ve milli yapar. Bunlardan mutlaka hesap sorulmalı. Yoksa gerçek anlamıyla bir hesaplaşma olmaz” şeklinde konuştu.
TOPYEKÛN HESAPLAŞMA ŞART
Özgür Der Başkanı Rıdvan Kaya, “28 Şubat askerlerin organizatörlüğünde gerçekleşti ama sadece onların eliyle vuku bulmadı. Sürecin sadece medya ayağı var. Yargı ayağı da var. STK ayağı da var. İş dünyası da var. Siyasi ayağı da var. Beşli çeteyi hatırlayınız” dedi. 28 Şubat’la topyekûn hesaplaşmanın şart olduğunu kaydeden Kaya, “Sürecin aktif isimleriyle hesaplaşmak lazım. Bu darbeyle hem fikirsel hem de yargısal olarak hesaplaşmamız lazım. Doğan medya ile hesaplaşmak lazım. Darbe bülteni olarak çıkan gazetelerden adalet önünde hesap sorulmalı” ifadelerini kullandı.
SİVİL DARBECİLER KAÇMASIN
Avukat Taner Afşar ise, “28 Şubat sürecinin başaktörleri arasında ‘5’li Çete’yi saymak hiç de yanlış olmaz. 5’li çetenin üyeleri olarak sayılan TİSK, TESK, TOBB, TÜRK- İŞ ve DİSK’in 28 Şubat sürecini yaşatanların değirmenine su taşıyanların sivil toplum örgütlerinden olması durumun en acı yanıdır. Bunların yargılanmasını zaruri görüyoruz” dedi. İslami vakıfların tek tek kapatıldığı bir dönemde 5’li çetenin millete cephe aldığını kaydeden Afşar, “21 İslami STK kapatılırken, vesayet maskesi ile sivil toplumculuk oynayan 5‘li çete millete ayar çekmeye çalışıyordu” ifadelerini kullandı. 28 Şubat’ın bütün aktörleriyle hesaplaşılmasının hukuk açısında da büyük önem taşıdığını belirten Afşar, “28 Şubat’ın getirdikleri ve götürdükleriyle bütün sorumlularının yargılanmasını, oluşan her türlü hak kaybının tazmin edilmesini, özellikle sivil toplumun namusunu çiğneyenlerin yargılanmasını zaruri görüyoruz” dedi.