Türkiye Hükümeti ne zaman suskunluğunu bozacak, daha kaç Çeçen ölmeli!


Ülkemizde işlenen cinayetlerin faillerini bulun. En azından bu siyasi cinayetler karşısında suskunluğunuzu bozarak kararlılık gösterin. Aksi takdirde, sizin suskunluğunuzdan cesaret bulan Rusya ve onun istihbarat örgütleri yeni cinayetlerini ülkemizde işlemeye devam edecekler.

Türkiye Hükümeti ne zaman suskunluğunu bozacak daha kaç Çeçen ölmeli

22.11.2011

İstanbul‘da gün ortasında 3 Çeçen gaziye karşı işlenen cinayetlerin üzerinden 67 gün geçti. Bugüne kadar Türkiye Hükümeti‘nden ya da Emniyet Genel Müdürlüğü‘nden konu ile ilgili tek bir açıklama dahi yapılmadı. İstanbul‘da 3‘ü komutan düzeyindeki 5 Çeçen gazinin öldürülmesiyle ilgili Türkiye Hükümetine ve halkına seslenen direnişin lideri Dokko Umarov‘un açıklaması ise çarpıtılarak kamuoyuna duyurulmuştur.

Türkiye‘nin resmi haber ajansı olan ve Başbakanlığa bağlı olarak faaliyet yürüten Anadolu Ajansı, Kafkasya Direnişinin Başkomutanı Dokko Umarov‘un açıklamasını “Rus Çeçen ayrılıkçı lideri Doku Umarov, İstanbul'da eylül ayında Çeçenlerin öldürülmesi konusunda suçladığı Türkiye'yi tehdit etti. Umarov, Çeçen militanların sözcülüğünü yapan "kavkazcenter.com" adlı internet sitesinde yer alan video görüntülerinde, Çeçenlerin, "faaliyetleri Türk istihbarat birimleri tarafından hoşgörülen Rus ajanlar tarafından öldürüldüğünü" ileri sürdü. Umarov, Çeçenlerin öldürülmesi nedeniyle Türkiye'ye misilleme yapılacağını duyurdu.“ şeklinde kamuoyu ve medyaya duyurmuştur.

Oysa ki, söz konusu açıklamanın tam metni yine direnişin resmi haber ajansı olan kavkazcenter.com‘da yayınlanmıştır. Anadolu Ajansı, haberi Türkçe olarak yayın yapan bir haber ajansından almak yerine Avrupa ve Rusya merkezli haber ajanslarının yayınladığı ve bilerek çarpıtılmış halinden alıp çevirip yayınlanmıştır. Devletin resmi haber ajansının yaptığı bu dikkatsizlik ve dürüst habercilik anlayışı ile bağdaşmayan bu yanlı tavır karşısında “Anadolu Ajansı‘nda Ruslar mı çalışmaya başladı?“ demekten kendimizi alamıyoruz.

Açıklamanın tamamı çeşitli medya organlarında Türkçe olarak tamamı yayınlanmıştır. Aynı zamanda konuşmanın video kaydı da başta kavkazcenter olmak üzere internet sitelerinde bulunmaktadır. “Türkiye halkına, kardeşlerime, Türkiye'nin Müslümanlarına, Türkiye güvenlik servislerine, yetkililerine, Cumhurbaşkanı Gül'e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum“ diyerek başladığı konuşmasında Dokko Umarov: “Geçenlerde ülkenizde meydana gelen olaylarla ilgili size seslenmek istiyorum. Biz tek bir Ümmetin üyeleri olduğumuzu unutmamalıyız, Biz din kardeşiyiz ve birbirimizi daima destekledik çünkü hepimiz Bir olan Allah'a ibadet ediyoruz.“ diyerek kardeşliğimize vurgu yapmıştır.

Açıklamanın hiçbir yerinde Türkiye tehdit edilmemiş, “tehdit“ olarak anlaşılabilecek tek ifade şu şekilde yer almıştır: Bir kez daha size çağrıda bulunmak ve işgalcilerin Kafkasyalı Müslüman kardeşlerinizin hayatına zarar vermelerini engellemeniz için gereken önlemleri almaya sizi teşvik etmek istiyorum. Eğer biz misilleme eylemi yaparsak, o takdirde Rusya ülkenizde tek bir Kafkasyalıyı bile öldürmeyi bir daha asla düşünmeyecektir.Görüldüğü gibi tehdit edilen Türkiye değil, açıkça Rusya‘dır!

Dokko Umarov açıklamasında şu çağrıda bulunuyor: Allah rızası için sizden ülkenizde vuku bulan bu kanunsuzluğa izin vermemenizi istiyoruz. Allah hakkı için sizi seviyoruz ve Allah hakkı için sizi bizi Allah hakkı için sevmeye ve ülkenizde kardeşlerinizi korumaya çağırıyoruz.“

Türkiye Hükümeti ve halkına seslenen Umarov‘un bir serzenişte bulunduğu açıktır. İstanbul‘dasokak ortasında silahsız ve korumasız oldukları bilinerek Rus istihbaratı tarafından katledilen 5 gazinin katilleri, medyada fotoğrafları, Türkiye‘ye giriş-çıkış görüntüleri isim ve ilişkileri yayınlandığı halde bulunamamış, hatta haklarında tahkikat dahi yapılmamıştır.

Türkiye Hükümeti‘nin bu suskunluğu ve Türkiye yargısının cinayetleri ciddiye almayan bu tavrı, İşgalci Rusya‘yı ve Rus istihbarat örgütlerini cesaretlendirmektedir. Bu suskunluktan cesaret bulan Rusya‘nın suç örgütlerinin cinayetlerin üzerinden 20 gün geçmeden Çeçenistan eski şeyhülislamı Şemsuddin Batukayev‘e kendi evinde suikast düzenlemeye çalışması başka söze gerek bırakmamaktadır. Çeçen muhacirlerin canları pahasına, silahın üzerine atlayarak durduğu bu suikast girişiminin faili halen tutuklu olarak yargılanmakta, fakat bağlantılı olduğu iddia edilen azmettiriciler ellerini kollarını sallayarak rahatça gezmektedirler. Bu durum Türkiye yargısının, Türkiye‘de işlenen bu SİYASİ cinayetleri hafife almasından kaynaklanmaktadır.

İstanbul‘da 2008 yılında yine sokak ortasında katledilen İslam Canibekov hakkında devam eden davada Fransa-Paris Cumhuriyet Savcılığı‘nın “adli yardım talebi“ İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından reddedilmiştir. Fransız adli makamları, kendi ülkesinde henüz hiçbir cinayet işlenmemiş olmasına rağmen, Avrupa‘da Çeçen direnişçilere yönelik işlenen cinayetlerde Rusya ve işbirlikçisi Kadirov rejimlerinin parmağının olduğuna işaret etmiş ve Kadirovcu terör örgütünün tüm dünyada Rusya‘nın desteğiyle eylemler düzenlediğini vurgulamıştır. Paris Cumhuriyet Savcılığı‘nın, kendi ülkesinde olması muhtemel cinayetlerin önüne geçmek için Türkiye‘ye bir heyet göndererek talep ettiği “adli yardım ve işbirliği“ talebini reddeden İstanbul Cumhuriyet Savcılığı‘nın verdiği cevap ise manidardır: Savcılığa göre, İstanbul‘da işlenen cinayetler bir “Terör eylemi olarak nitelendirilmekten uzaktır“. Dolayısı ile “adi bir cinayet“ vakası olduğu için Adli işbirliğine gerek duyulmamıştır.

Türkiye Hükümeti‘nin suskunluğu yanında, Türkiye yargısının da konuya ilişkin tavrı ortadadır. Biz, Türkiye‘de zorluklar içinde hayat mücadelesi veren Kafkasyalı muhacirlere maddi-manevi destek vermeye gayret eden İMKANDER olarak, hem hükümete, hem de adli mercilere bu vesileyle bir kez daha sesleniyoruz.

Ülkemizde işlenen cinayetlerin faillerini bulun. En azından bu siyasi cinayetler karşısında suskunluğunuzu bozarak kararlılık gösterin. Aksi takdirde, sizin suskunluğunuzdan cesaret bulan Rusya ve onun istihbarat örgütleri yeni cinayetlerini ülkemizde işlemeye devam edecekler.

 

Murat Özer

İMKANDER Genel Başkanı


BASIN AÇIKLAMALARI-HAK İHLALLERİ
Tümünü gör
Adresimiz Galata Köprüsü

Zulme sessiz kalmamak için 01 Ocak 2024 Pazartesi günü saat 08:30'da Galata Köprüsü'nde buluşuyoruz.

İMKANDER'in acı günü

İMKANDER’in kurucularından Çeçen gazi İmran Abdülazimov Covid-19 tedavisi gördüğü hastanede vefat etti.

Biz hiçbir zaman teslim olmamış ve işgal edilmemiş bir toprağın

İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, Erem Şentürk'le İftara Doğru programına konuk oldu. Özer, koronavirüs salgınında 60 ülkeye yardım gönderen Türkiye’yi eleştirenlere bu tarz söylemlerin hiçbir zaman teslim olmamış ve işgal edilmemiş bir toprağa sahip olan Türklerin örfüne, bin yıllık devlet geleneğine uymadığını söyledi.

Bir Ölür Bin Diriliriz

Suriye halkını zalim bir rejimden koruyabilmek ve Mehmetçiğimize yönelik saldırıların hesabını sormak için başlatılan Bahar Kalkanı Harekâtı'nı, bileşeni olduğumuz Milli İrade Platrformu olarak destekliyoruz.

ANNELERİN FERYADINA SES VER

Çocukları PKK terör örgütü tarafından tehditle ya da yalan vaatlerle kaçırılan annelerin örgütün siyasi uzantısı HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki büyük direnişi sürüyor. Bu kararlı direnişi selamlıyor ve ülkemizde hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun tüm kesimleri bu vicdan ve ahlak nöbetine destek vermeye çağırıyoruz.

İnsan hakları istişare toplantısına katıldık

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı Dr. Leyla Şahin başkanlığında düzenlenen istişare toplantısına katılarak Suriyeli muhacirlerin sorunları ve çözüm yolları konusunda derneğimizin görüşlerini sunduk.

Muhacir sorunu ne ırkçılıkla ne de ajitasyonla çözülemez

Devletimizin ve toplumumuzun "muhacirlere yönelik yapıcı ve merhametle kuşatılmış yaklaşımının devamı için" her türlü çabayı göstereceğimizi ve bunu yaparken her türlü istismara karşı müteyakkız olacağımızı saygıyla kamuoyuna duyururuz.

Ne manipülasyon ne hukuksuzluk Sığınmacı sorunu adaletle çözülür

Bugüne kadar mültecilerin sorunlarıyla hiçbir şekilde alakadar olmamış içeride ve dışarıda kimi art niyetli çevre ve ülkelerin Türkiye aleyhinde yaptığı algı operasyonlarına iltifat etmeden, sığınmacıların hukukunu daima müdafaa edeceğiz.