Çeçenler neyin bedelini ödüyor?


Hem Şehid Kızı, Hem Şehid Eşi ve Hem de 4 Şehidin Annesi Kesirat Midaeva ile Röportaj.

Çeçenler neyin bedelini ödüyor

Çeçenler Neyin Bedelini Ödüyor?

Çeçenlere yönelik yaşanan suikastlardan sonra son dönemlerde başlayan iade ve sınır dışı furyası akıllara &`;Çeçen mülteciler neyin bedelini ödüyor“ sorusunu getirdi.

 

Emrah Tel / İstanbul

 

Zalim Rusya ve İşbirlikçi Kadirov zulmünden kaçan Çeçen Müslümanlar, Türkiye‘ye sığındı. Yıllardır Türkiye‘de yaşam mücadelesi veren Çeçenlere mültecilik statüsü verilmediği için hiçbir sosyal haktan faydalanamadılar.

 

Tedavi olamadılar, okul okuyamadılar ve elektrikleri kesildi Kendilerine el uzatan Sivil Toplum Kuruluşu ve bazı duyarlı Müslümanların yardımlarıyla hayatlarını sürdürdüler. Yıllarca haber kanallarında konu oldular, dramları gazete manşetlerinde anlatıldı.


Ancak tüm devlet yetkilileri ve kurumları bu feryada kör ve sağır kaldılar.

 

Cadde ortalarında suikastlarla şehit edildiler. Duyan olmadı. Rus zulmü onları, hiçbir hakkın tanınmadığı Türkiye‘de de buldu.

 

Önce suikastlar başladı. 6 Eylül 2008‘de Gazi Edilsultanov, (57) Başakşehir‘de sokak ortasında uzun namlulu silahla vurularak öldürüldü. 9 Aralık 2008‘de 38 yaşındaki İslam Canibekov Ümraniye‘de saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. 26 Şubat 2009‘da 48 yaşındaki Ali Osaev, Zeytinburnu‘nda suikasta uğradı.

 

Son olarak ise Musaevi Berkkhazh, Rustam Altemirol, Zavrbek Amriev isimli Çeçenler susturuculu silahlarla öldürüldü.

 

Çeçen sığınmacılar şimdi de hiçbir gerekçe sunulmadan sınır dışı edilmek isteniyor. Geçtiğimiz hafta Çeçen Müslümanlarla aynı kaderi paylaşan Samet Emirhanov‘un idam edilme tehlikesi bulunduğu halde ailesine haber verilmeden Kazakistan‘a iade edildi.

 

Hemen ardından Azerbaycan Sumkayıt Camii İmamı İslam Ganiyev ve Fuzuli Muharremov, İslami kimliklerine yönelik baskılar sebebiyle sığındıkları Türkiye‘den Azerbaycan‘a iade edildiler. Amkhad Vaha Umarov, Uvays Abdullaev, İmran Midaev ve Saidkhuseyn Abubekirov İsimli Çeçen sığınmacılar ise sınır dışı edilmek isteniyor. Konu ile ilgili hiçbir açıklamada bulunmayan yetkililer, sınır dışı etme kararlarına imza atmaya devam ediyor.

 

Acaba bu mazlumlar neyin bedelini ödüyor?
Ayrıca Suriye‘den gelen mültecilere her türlü imkân sağlanırken Çeçen ailelere reva görülenler dikkat çekici bulunuyor.

 

TÜRKİYE EMANETE İHANET EDİYOR
Sınır dışı edilmek istenen Çeçen İmran‘ın acılı annesi, “Biz Türkiye‘ye geldiğimiz zaman kendimizi önce Allah‘a sonra Türkiye‘ye emanet ettik.

 

Ama Türkiye‘de son zamanlarda bizlere yönelik anlayamadığımız şeyler oluyor. Suikastlar, iadeler, sınır dışı edilmeler. Yani Türkiye emanete ihanet ediyor.Biz burada bir anlamda Müslüman zulmüne uğruyoruz“ dedi

Yıllarını insan yetiştirmeye adamış bir öğretmen. Çeçenistan‘da 20 yıl öğretmenlik 7 yıl da müdirelik yaptı. Rusya‘nın Çeçenistan‘a yönelik gerçekleştirdiği kanlı işgalde eşini, babasını ve 4 evladını şehit verdi. Mücadeleyi terk etmedi, direndi. Geriye kalan evlatlarının eğitimleri için Çeçenistan‘dan Azerbaycan‘a hicret etti. Burada da peşini bırakmadılar. Tehdit edildi ve hayat hakkı tanınmadı.

 

Son çözüm olarak “Önce Allah‘a sonra Türkiye‘ye emanetiz diyerek Türkiye‘ye“ sığındı. Ama Türkiye‘de de rahat yüzü görmedi. Şimdi ise çocukken okuluna atılan bomba ile yaralanan ve annesiyle birlikte Türkiye‘ye hicret eden evladı sınır dışı edilmek isteniyor.

 

Yetkililere seslenen acı yüklü Kesirat Midaeva “Artık yoruldum, hastayım, taşıyamıyorum. Bizden ne istiyorlar bilmiyorum. Allah rızası için bu girişimden vazgeçin. Bir hayat ne kadar uzun ki? Bırakın son zamanlarımı geriye kalan evlatlarımla geçireyim?“ dedi.


Kesirat Teyze‘nin yaşadığı acı dolu hikâyesini kendisinden dinledik. Bu hafta, yıllarını eğitime adamış Kesirat Teyze‘nin Türkiye Hükümetinden, Türkiyeli Müslümanlardan beklentilerini sizlerle paylaşacağız. Yaşadığı acıları bir kez daha hatırlattığımız için kendisinden helallik diliyoruz.

 

Öncelikle Çeçenistan‘daki hayatınız nasıldı kısaca özetleyebilir misiniz?
Çeçenistan‘da 27 yılımı eğitime verdim, öğretmenlik yaptım. Öğretmenlik yaptığım köy defalarca Rus saldırısına uğradı. Ama Allah‘ın yardımıyla mücahitler orada Rus bombalarına ve silahlarına karşı galip geldi. Bu süreç içerisinde şehitler verdim. Ama işime de devam ettim. Şehit evlatlarımla beraber toplam 7 erkek 2 de kız çocuğum var. Ama Çeçenistan mücadelesi veren tüm mücahitler benim evlatlarım, birçoğu ellerimde yetişti.

 

Sınırdışı Edilmek İstenen Kalan Tek Oğlunun Eşi ve Çocuklarıyla


ŞEHİD KIZI, ŞEHİD EŞİ VE 4 ŞEHİD ANASI
Çocuklarınız nasıl şehit oldular?
İlk oğlum ikinci savaş öncesi ateşkes dönemlerinde şehit düştü. Ateşkes vardı ama ajanlar sürekli takip ediyor belli insanlara yönelik suikastlar yapıyorlardı.

 

Oğlum ve dört arkadaşının bindiği arabanın motorunu da önceden bozmuşlar. Oğlum arabayı kullanırken kontrolü kaybediyor ve kaza yapıyorlar. Aslında suikast Komutan Hattab‘a yönelikti ve o gün arabayı oğlum kullanıyordu. İkinci oğlum ise ikinci savaş başladığı zaman ilk operasyonda şehit düştü.

 

Şehit düştüğünde daha 2 aylık evliydi ve şahadetinden 7 ay sonra bir oğlu dünyaya geldi. Üçüncü şehit oğlum abisinden 6 ay sonra yine bir çatışmada şehit oldu. Ve bu oğlumun ismini ikinci şehit çocuğumun yeni doğan oğluna verdik. Bu oğlum Grozni‘de Rus bombalarıyla şehit edildi.

 

Grozni‘deki çatışmada yaralanan diğer oğlum tedavi için Azerbaycan‘a getirildi. Orada tedavi edilemeyince Türkiye‘ye getirildi ve burada ameliyat oldu. Tedaviler cevap vermeyince Azerbaycan‘a geri getirdik. Azerbaycan‘da evlendi ve bir çocuğu da dünyaya geldi. Ardından yine Çeçenistan‘a döndü ve şehit düştü.

 

Eşiniz ve babanızın da şehit olduğunu biliyoruz onların şahadetinden söz edebilir misiniz?
Şehit olan 4. oğlum Çeçenistan‘a döndükten hemen sonra oğlumun Çeçenistan‘da olduğu duyulmuş. Babamın yanında saklanıyor olabilir diye zaten o dönemlerde de aranan babamın evine girmişler.

 

Önce babamı götürmeye çalışmışlar babam onlara direnince işkenceyle şehit ettiler. Ardından evdeki battaniyeleri üzerine atarak yaktılar.

 

Eşim ise biz, Azerbaycan‘da oğlumun tedavisiyle ilgilenirken bizleri görmek üzere Azerbaycan‘a geldi. Ama oğlumuzun Çeçenistan‘a geri döndüğünü öğrenince o da gitti ve dönüş yolunda Rus‘lara esir düştü. Ona çok işkence yaptılar. Akciğerleri zarar görmüştü ve akciğer kanseri oldu ve sonra o da şehit oldu.


TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR BİZE KUCAK AÇTILAR
Çeçenistan‘dan nasıl çıktınız ve ilk olarak nereye gittiniz?
Çeçenistan‘da hiçbir şekilde yaşama şansımız yoktu. Bir kızım ve iki oğlum da hala okulu bitirmemişlerdi.

Bunları okutabilmek umuduyla Azerbaycan‘a yerleştik. Ben de orada iş buldum ve çalışmaya başladım, bu arada çocuklarım okula başladılar. Daha sonra nasıl öğrenmişlerse bizi orada da buldular. Ve tehdit telefonları almaya başladık. Önce telefon açıyor Çeçenistan‘a dönmemiz için vaatlerde bulunuyorlardı.

 

Bu şekilde kandıramayacaklarını anlayınca tehdit etmeye başladılar. Bir ay kadar süre verdiler. Biz dönmeyince, Azerbaycan ajanlarına takip ettirmeye başladılar. Sonra gece yarıları evime gelerek tehdit ediyor, yaralı olan beşinci oğlumu soruyorlardı. Burada da rahat bırakmayacaklarını anlayınca orayı da terk ederek Türkiye‘ye geldik.

 

Türkiye‘de nasıl karşılandınız?
Burada Türkiye‘deki Müslümanlar bize kucak açtılar. Bize yardımcı oldular. İki yıl kadar önce Türkiye‘ye geldik ve Türkiyeli Müslümanların yardımlarıyla hiçbir sorun yaşamadık. Tek özlemimiz memleketimiz ve oradaki yakınlarımızdı.

 

Burada da hiç yabancılık çekmedik. Ama son zamanlarda ne olduysa bilmiyorum buradaki Çeçenlere karşı tavır ve tutumlar tamamen değişti.

ÇEÇENİSTAN‘DA MÜCADELE DEVAM EDİYOR
Son zamanlarda yaşadığınız sıkıntılar neler?
Çeçenistan‘daki mücahitler benim ellerimde yetiştiler. Onların hepsi de benim evlatlarım.

 

Şu anda da Çeçenistan‘da bir mücahit şehit düştüğü zaman oğlum şehit olmuş gibi oluyorum. Gözümün önünde büyüyen elimde büyüyen tanıdığım çocuklar hala oralarda mücadele veriyor. Önceleri tek sıkıntımız buydu. Ama son zamanlarda Türkiye‘den beklemediğimiz şeyler oluyor.

 

Neden yapıldığı belli ama nasıl yaptıklarını bilmediğimiz öldürmeler yaşanıyor. Suikastlar oluyor. Geri göndermeler, sınır dışı etmeler yaşanıyor.

 

“Çeçenistan‘da her şey düzelmiş Kadirov gibi adam var neden geri dönmesinler“ diye düşünenler olabilir. Ama maalesef bildikleri gibi değil. Biz Kadirov‘u da tanıyoruz sülalesini de tanıyoruz. Onların ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Orada değişen hiçbir şey yok. Mücadele hala devam ediyor.


Son olarak Gürcistan ve Azerbaycan‘lı kardeşlerimiz sınır dışı edildiler. Şimdi ise daha küçükken Çeçenistan‘dan çıkan ve sağlık sorunları olan İmran‘ımı sınır dışı etmek istiyorlar. 15 gün zaman tanıdılar ve üçüncü bir ülke seçmesini istediler. Oğlumu tüm güçleriyle istiyorlar. Gönderildiği takdirde ise onu muhakkak şehit ederler.

 

Peki, Çeçenistan‘dan çıkmanıza rağmen hala neden peşinizi bırakmıyorlar?
Şu an hayatta üç tane oğlum var. Bunlardan biri gazi ve o Avrupa‘da yaşıyor. Diğer ikisi de benimle. Bu oğullarımın savaşa dönmelerini istemiyorlar.

 

Bu sebeple ya burada yok etmek ya da buradan kovulmalarını sağlayarak rahatça ele geçirebilecekleri üçüncü bir ülkeye gitmelerini istiyorlar. Üçüncü bir ülke de ya Azerbaycan, ya Gürcistan ya da Mısır`dır. Buralarda da Rusya İmran‘ı rahatlıkla yakalar.

 

İmran daha önce Mısırda da kaldı ve orada okumak istiyordu ama tehlikelerden dolayı Türkiye‘ye sığındı. O daha 29 yaşında. Avrupa‘ya da bizleri bırakıp gidemiyor. “Hicrete çıkacaksam da Müslüman bir ülkeye hicret etmek istiyorum“ diyor.

 

Ruslar köyümüzü bombalarken okula bomba düştü burada olan iki oğlum da okuldaydı ve ikisi de yaralandı. Küçük oğlum da kısmi felç geçirdi. Hamd olsun küçük oğlumun durumu şimdi iyi. İmran‘ın ise omurgasında hala problem var.


TÜRKİYE NEDEN HAYIR DİYEMİYOR Kİ?
Küçük oğlunuzla ilgili bir tehlike söz konusu mu?
Şu anda buradaki büyük oğlumu sınır dışı etmek istiyorlar. Çünkü şu anda hedefte o var. Onu sınır dışı edip şehit ettikten sonra sıra ona da gelecektir. Ki şimdiden küçük oğlum için Çeçenistan‘da savaşa katılmış diye haberler dahi yayılmış. İmran‘ı yok ettikten sonra sıra ufağına gelecek çünkü sırayla bitirmeye çalışıyorlar.

 

Peki, yıllarını eğitime veren biri olarak sizce bu durumun sebebi nedir?
Şu anda Kadirov orayı yönetiyor ve “Sürekli kalacağım“ diye de düşünüyor olabilir. Ama kesinlikle bu böyle değil. Ne rejimler, nice zalimlerin zulümleri son buldu. Putin de ikinci sefer seçildi ya da kendi kendini seçti.

 

Şu an yönetimde bunlar var. Perde arkasında, Rusya, Türkiye‘yi belki doğalgaz konusunda sıkıştırıyor buradaki Çeçenleri istiyor olabilir. Eğer böyle bir şey var ise Türkiye‘nin başka anlaşabileceği bir yer yok mu? Bizler de dua ederdik.


Rusya bütün bombalarını silahlarını bizim üstümüzde denedi, yapabilecekleri bu kadar, sadece Çeçen Mücahitlerle dahi başa çıkamadı.

 

Rusya‘da Moskova dışındaki yerler zaten çöküntüde.

 

Birileri Çeçenlerin teslim edilmesini isteyince neden yok diyemiyoruz ki. Peki, biz Müslümanlar neden birlik olamıyoruz. Müslüman dediğimiz ülkeler hep birlikte olsa şu anda Müslümanlara eziyet verenler bir gün dahi nefes alamazlar. O da Allah‘ın gücüdür.

 

Allah‘ın gücünün yanında onların gücü nedir ki bunu Allah da onlara göstermiştir. Bizler Çeçenistan‘da Allah‘ın gücü ile savaşıyoruz, bunu herkes de görüyor, yoksa bu savaşı bizler de kaldıramazdık. Müslümanlar birleşirse Allah`ın gücü de onlarla olur.

BURADA DA ÇOCUKLAR YETİM KALMAYA BAŞLADI
Bundan sonra gerek Türkiye Hükümetinden gerekse Türkiyeli Müslümanlardan beklentileriniz nelerdir?
Türkiye‘ye vardıktan sonra ilk söylediğimiz şey “Önce Allah‘a sonra Türkiye‘ye emanetiz“ oldu. Ama şimdi burada da öldürmeye ve sınır dışına göndermeye başladılar.

 

Yani emanetleri gevşek mi tutuyorlar, emanete ihanet mi ediyorlar? Burada sayılmayacak kadar çok yetimlerimiz, şehit hanımlarımız var. Buralarda evlenenler çoluk çocuk sahibi oldular. Ama şimdi burada da çocuklar yetim kalmaya başladı.

 

Bir de sınır dışı edilirlerse nasıl yaparız. Bari Türkiye Müslüman olarak elerinden gelen bir şey varsa yapsın. Bazı şeyler muhakkak yaşanacak hiç değilse biraz da olsa engel olmaya çalışsalar. Sınır dışı etmekten vazgeçsinler. Şu anda açıklama yapabileceğimiz ya da başımıza bir şey geldiği zaman gidebildiğimiz, sorunlarımızı anlatabildiğimiz bir tek İmkân-Der var.

 

Bu konuda da bize yardımcı olsunlar devlet yetkililerine derdimizi anlatabileceğimiz bir yol göstersinler. Bizim durumumuzdan haberdar değiller mi de bizi bu kadar ihmal ediyorlar? Haklar tanımıyorlar. Bizim büyüklerimizin de ilk aklına gelen Türkiye idi, bizim de öyle.

 

Bu topraklarda yaşayan Müslümanlar her zaman dinleri için mücadele etmiş insanlardır. Bu sebeple büyüklerimizin de bizim de sığınacağımız yer olarak ilk aklımıza gelen yer Türkiye olmuştur. Aksi halde buraya rahat için, keyfimiz için gelmedik. “Türkiye halkı Müslüman, bize de sahip çıkarlar dedik“ ve buraya geldik ama yaşanan olaylar bir ihaneti de gösteriyor.

 

Ailesinden birçok şehit veren bir anne olarak son sözlerinizi alabilir miyim?
Çocuklarıma bir hayat kurup onlara iyi imkânlar sunamadım. Hiç değilse hasta çocuklarım biraz rahat etsinler diye aklıma ilk Türkiye geldi ama oralardan pek uzaklaşmak istemediğim için Azerbaycan‘a geçtim.

 

Orada sıkıntılar baş gösterince de bu sefer buraya geldim. Artık yaşlandım, yoruldum, ülkeden ülkeye koşturmaktan, sürekli mücadele etmekten. Zaten artık sağlığım da buna müsaade etmiyor. Zaten kalacağımız zaman ne kadar olabilir ki.

 

Bir insanın sonuçta ömrü ne kadar ki. Bıraksınlar hiç değilse bu son zamanlarımı evlatlarımla geçireyim. Müslüman olmak, ülkeleri için cihat etmek suç ise beni alsınlar. Çünkü onları Müslüman olarak ben yetiştirdim.

 

Onlara cihadı ben öğrettim. Biz buraya kafir zulmünden kaçarak geldik ama burada bir anlamda Müslüman zulmüne uğruyoruz. Allah rızası için onlara yardımcı olun ve onları ölüme göndermeyin.

 

Ayrıca Çeçenistan‘a dönüp de savaşmak bizim için çok büyük bir nimet olur ama oraya varamadıktan sonra mücadeleye giremeden onların ellerine düştükten sonra ne anlamı kalır ki.

 


4 Şehid Annesi:Beni de Türkiye'den Kovun! ile imkan-der
4 Şehid Annesi Çeçen Anne Haykırdı "Suçlu Benim... ile imkan-der


BASIN AÇIKLAMALARI-HAK İHLALLERİ
Tümünü gör
Adresimiz Galata Köprüsü

Zulme sessiz kalmamak için 01 Ocak 2024 Pazartesi günü saat 08:30'da Galata Köprüsü'nde buluşuyoruz.

İMKANDER'in acı günü

İMKANDER’in kurucularından Çeçen gazi İmran Abdülazimov Covid-19 tedavisi gördüğü hastanede vefat etti.

Biz hiçbir zaman teslim olmamış ve işgal edilmemiş bir toprağın

İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, Erem Şentürk'le İftara Doğru programına konuk oldu. Özer, koronavirüs salgınında 60 ülkeye yardım gönderen Türkiye’yi eleştirenlere bu tarz söylemlerin hiçbir zaman teslim olmamış ve işgal edilmemiş bir toprağa sahip olan Türklerin örfüne, bin yıllık devlet geleneğine uymadığını söyledi.

Bir Ölür Bin Diriliriz

Suriye halkını zalim bir rejimden koruyabilmek ve Mehmetçiğimize yönelik saldırıların hesabını sormak için başlatılan Bahar Kalkanı Harekâtı'nı, bileşeni olduğumuz Milli İrade Platrformu olarak destekliyoruz.

ANNELERİN FERYADINA SES VER

Çocukları PKK terör örgütü tarafından tehditle ya da yalan vaatlerle kaçırılan annelerin örgütün siyasi uzantısı HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki büyük direnişi sürüyor. Bu kararlı direnişi selamlıyor ve ülkemizde hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun tüm kesimleri bu vicdan ve ahlak nöbetine destek vermeye çağırıyoruz.

İnsan hakları istişare toplantısına katıldık

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı Dr. Leyla Şahin başkanlığında düzenlenen istişare toplantısına katılarak Suriyeli muhacirlerin sorunları ve çözüm yolları konusunda derneğimizin görüşlerini sunduk.

Muhacir sorunu ne ırkçılıkla ne de ajitasyonla çözülemez

Devletimizin ve toplumumuzun "muhacirlere yönelik yapıcı ve merhametle kuşatılmış yaklaşımının devamı için" her türlü çabayı göstereceğimizi ve bunu yaparken her türlü istismara karşı müteyakkız olacağımızı saygıyla kamuoyuna duyururuz.

Ne manipülasyon ne hukuksuzluk Sığınmacı sorunu adaletle çözülür

Bugüne kadar mültecilerin sorunlarıyla hiçbir şekilde alakadar olmamış içeride ve dışarıda kimi art niyetli çevre ve ülkelerin Türkiye aleyhinde yaptığı algı operasyonlarına iltifat etmeden, sığınmacıların hukukunu daima müdafaa edeceğiz.